INSPIRATION | Miley Cyrus'un Moda Blogger'ı Ablası

Dünya için pek de önemli olmayan, ama söz konusu moda dünyası olunca kulağa oldukça ilgi çekici gelebilecek bir haberim var. Miley Cyrus'un 1987 doğumlu, Brandi Cyrus diye bir ablası var ve kendisi bir moda blogger'ı.


Miley Cyrus'un uzun saçlı, sürekli dil çıkarmayan ve twerking yapmayan, daha günlük stilde giyinen halini düşünün. İşte o Brandi Cyrus. Brandi'nin Style Naive adını verdiği blog'u geçtiğimiz yazın sonunda start almış. Brandi, giydiklerimizin kim olduğumuzu yansıttığını, stilimizin kendimizi göstermek için bir fırsat olduğunu düşünüyor ve blog'unda da bunu yapmaya çalışıyor.


Brandi'nin stili 90'ların grunge akımını hatırlatıyor bana biraz. Çok fazla feminen kıyafetler ve topuklu ayakkabılar giymiyor. Daha çok maskülen parçaları tercih ediyor. Stilini bir iki kelimeyle tanımlamak gerekirse; tomboy ve rock chic kesinlikle doğru kelimeler. Tarzının anahtar parçaları ise deri ceketler, fedora şapkalar, bootie'ler, oversized tişörtler ve yırtık skinny jean'ler. Stilinin en güzel tarafı ise baştan aşağı lüks markalardan giyinmek yerine Forver21, Topshop gibi her bütçeye uygun markalara da kombinlerinde yer vermesi.


Brandi'yi ve stilini haylaz küçük kardeşi Miley'den daha çok sevdiğimi itiraf etmeliyim. Siz de sevdiyseniz, daha fazla Brandi için Instagram, Twitter ve elbetteki blog'una bir göz atın.

LOOKBOOK | Yazbukey S/S 2015 ile Paris'e Yolculuk

Esin kaynağını Paris'ten almış, Paris'ten beslenmiş tonlarca şey var. Paris'e yapılmış şarkılar, başrolünde Paris'in oynadığı filmler, Paris'e yazılmış kitaplar ve daha birçok şey. Burası Audrey Hepburn'e "Paris is always a good idea" (Paris her zaman iyi bir fikirdir) dedirtmiş bir şehir sonuçta. Gerçekten de öyle; Paris her zaman iyi bir fikirdir. İşte tam da bu sebepten, ilhamını Paris'ten alan Yazbukey S/S 2015 koleksiyonu çok iyi bir fikir, çok çok iyi bir fikir.

Yazbukey'in çılgın, enerji dolu, renkli ve insanı mutlu eden tasarımlarını her zaman çok sevdim. Yazbukey tasarımlarına bakmak, insanda çizgi roman okuyor hissi uyandırıyor. Buna bir de en sevdiğim şehirlerden biri olan Paris eklenince, asla gözardı edemeyeceğim bir koleksiyon çıkmış ortaya. "My Heart Belongs To Paris" isimli bu koleksiyon sizi alıp Moulin Rouge'a götürüyor, Saint-Germain Bulvarı'nda şöyle bir tur attırıyor, Fransız bagetlerinin kokusunu ve Fransız şaraplarının lezzetini evinize getiriyor.


Koleksiyonda üzerinde Paris yazan çantalar, Bohem yazan tişörtler, "Excuse My French" yazan clutch'lar, Paris sokaklarında çok sık karşınıza çıkan ressamlara gönderme yapan palet ile fırça baskılı eşarplar, artık Yazbukey'in imzası haline gelmiş dudaklı kolye ile küpeler ve Paris'i hatırlatan daha pek çok şey var. Favorim ise üzerinde "Oui" yani "Evet" yazan clutch. Çünkü söz konusu Paris ise cevabım her zaman evettir. Evet.

SKIN CARE | Ev Yapımı Limonlu Body Scrub

Bu buz gibi havalar nedeniyle baharın gelmesine çok az kaldığını şimdilik hissedemiyor olabiliriz ama Mart'ın son haftasını yaşadığımız şu günlerde size şunu söyleyebilirim ki; bahar köşede bekliyor. Bu nedenle cildimizi kıştan arındırmanın ve bahara hazırlamanın şimdi tam zamanı. Bunun en iyi yolu ise cildi ölü deriden arındırarak yeniden canlandırmak. Body scrub'lar işte tam olarak bu işlevi görüyor. Üstelik kendi body scrub'ınızı kendiniz yapabilir, bütün kimyasallardan uzak, doğal bir body scrub elde edebilirsiniz.

Birazdan tarifini vereceğim limonlu body scrub, hem oldukça etkili hem de yapılışı çok kolay. Ama öncelikle bu tarifteki hangi malzemeyi hangi nedenle kullandığımızı kısaca açıklayayım.


Neden limon? Limon doğal beyazlandırıcıdır. Mesela sararmış tırnaklarınızı limonlu suyun içinde beklettiğinizde tırnaklarınızın beyazlayarak eski rengine döndüğünü fark edersiniz. Aynı şeyi cildiniz için de yapıyor. Ciltteki lekelerin rengini açarak eski haline dönmesini sağlıyor. C vitamini açısından zengin olması nedeniyle harika bir antioksidan. İçindeki sitrik asit ise cildi üst katmanındaki ölü deriden arındırarak canlandırıyor ve taze bir cilde kavuşmanızı sağlıyor.

Neden İngiliz tuzu? Epsom tuzu da deniyor. Cilt bakımınızda kullanabileceğiniz muhteşem bir doğal ürün. Daha önce kendisiyle tanışmadıysanız, şimdi tam sırası. İngiliz tuzu, magnezyum sülfat bileşiğinden oluşuyor. Banyo sırasında cilt tarafından emilen magnezyum sülfat, toksinleri vücuttan atarak sinir sistemini sakinleştiriyor. Bunun yanı sıra ölü derinin soyulmasını, cildin nemlenmesini, kasların rahatlayıp gevşemesini sağlıyor.


Neden zeytin yağı? Zeytin yağı hepimizin aşina olduğu, saçtan el bakımına kadar pek çok yerde kullandığımız bir yağ. Bu body scrub'ın içindeki görevi ise cildi nemlendirmesi ve yağlandırmadan ipeksi bir yumuşaklık katması. Bu scrub'da zeytin yağı yerine başka bir yağ kullanmak isterseniz, benim en sevdiğim yağlardan olan hindistan cevizi yağını tercih edebilirsiniz.

Neden lavanta kurusu? Lavanta kurusu dinlendirici, teskin edici özelliğe sahip. Muhteşem kokusundan bahsetmeme ise gerek yok, değil mi? Eğer lavanta kurusu elinizin altında yok ise sucrub'ınıza birkaç damla lavanta yağı damlatarak aromasını ve kokusunu zenginleştirebilirsiniz.


Malzemeler:

1 limonun suyu
2 yemek kaşığı zeytin yağı (ya da eritilmiş hindistan cevizi yağı)
0.75 bardak İngiliz tuzu
1 tutam lavanta kurusu (ya da birkaç damla lavanta yağı)
1 kavanoz

Yapılışı:

Bir kasede İngiliz tuzunu, yağı ve limon suyunu karıştırın. Ardından lavanta kurusunu ya da lavanta yağını ekleyip tekrar karıştırın. Elde ettiğiniz body scrub'ı bir kavanoza aktarın. Haftada bir kullanabilir ve taze, canlı, yumuşak ve yenilenmiş cildinizin keyfini çıkarabilirsiniz.

Not: Malzemelerin oranlarını istediğiniz peeling yoğunluğuna göre değiştirebilirsiniz.

Image Sources: Luulla, Huffington Post

EYE CANDY | John & Wolf'un Maceraları

John & Wolf ile tanışın. John Kaliforniya'da yaşayan bir illüstratör. Wolfgang ise John'un barınaktan kurtardığı Husky cinsi köpeği. Bu harika ikili, 2 senedir Amerika'da seyahat ediyorlar ve beraber atıldıkları bu maceranın fotoğraflarını blog'larında paylaşıyorlar. Wolfgang'in nice top modellere taş çıkartan fotojenikliği ve John'un estetik anlayışı bir araya gelince ortaya bakmaya doyulamayan kareler çıkmış. Kuş sesleri, arı vızıltıları, yaprakların hışırtısı, gölün dalgalanması, ıhlamur kokuları... Aranızda olmak isterdim sevgili John ve Wolfgang.














Bu muhteşem ikilinin maceralarını daha yakından takip etmek isterseniz, ki bence isteyeceksiniz, blog'larını takip edebilirsiniz.

STYLE GUIDE | Eva Mendes'e İnat Eşofman Şıklığı

Birkaç gün önce Eva Mendes, bir röportajında evde eşofman giyip giymediği sorusuna "Eşofman mı? Hayır hayır, asla. Eşofmanlar, Amerika'daki bir numaralı boşanma sebebidir" cevabını verdi. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki; eğer evde eşofman giydiğiniz gerekçesiyle sizden boşanabilecek potansiyelde bir sevgiliniz varsa, lütfen onunla evlenmeyin. Eva Mendes de hatasını anlamış ya da gelen tepkilerden çekinmiş olacak ki; Instagram hesabından kendi eşofmanının fotoğrafını paylaşıp, bunun kötü yapılmış bir şaka olduğunu ve kendisinin de eşofman giydiğini söyleyip özür diledi. Ama ok yaydan çıkmıştı bir kere. Hatta konu o kadar büyüdü ki; Ryan Gosling bile konuyla ilgili bir tweet atıp, bu tweet'i atarken üzerinde eşofman olduğunu söyledi. Eva Mendes'in eşofmanlarla ilgili yaptığı yorumun videosunu buradan izleyebilirsiniz.


Siz Eva Mendes'e bakmayın. Eva, eşofmanın evde bile giyilmemesi gereken bir şey olduğunu savunuyor olabilir ama gelin görün ki istenirse sokakta bile giyilebilir. (Üzgünüm Eva.) Herkes 7/24 topuklu ayakkabılar ile dolaşmak ya da içinde rahat hareket edemediği kıyafetler giymek istemeyebilir. Bazen rahatlık da gerekir. İşte eşofman size o rahatlığı sunuyor. Üstelik bu rahatlığa şıklığınızdan ödün vermeden kavuşmanız mümkün. İşbu yazı, şıklığınızdan ödün vermeden eşofman altını nasıl giyebileceğinize dair önemli tavsiyeler içeriyor.


Eğer eşofmanın rahatlığına ihtiyaç duyuyor ama aynı zamanda yataktan yeni kalkmış gibi gözükmek istemiyorsanız, her zaman deri ceketin cool'luğundan yardım alabilirsiniz. Eşofman altı, baskılı bir tişört, sneaker'larınız ve tamamlayıcı unsur olarak deri  ceketinizle konforlu ve havalı bir günlük stil yaratabilirsiniz.


Alışık olduğumuz eşofman dokusu yerine başka dokulu eşofmanlar tercih edebilirsiniz; deri görünümlü eşofmanlar gibi mesela. Bu deri görünümlü eşofmanlar o kadar şık ki, doğru kombin ile gece bir davete bile gidebilirsiniz.


Spor-şık bir stil için her zaman ama her zaman aksesuarın gücüne güvenebilirsiniz. Statement kolyeler, küpeler ve güneş gözlüğü ile hem sportif hem şık bir tarz yakalayabilirsiniz.


Eşofmanı spor görünümden tamamen çıkarmak için ise topuklu ayakkabıdan destek alabilirsiniz. Evet, yanlış duymadınız. Topuklu ayakkabı, güzel bir clutch ve gömlek ile eşofmanınız eşofman olmaktan çıkacak ve bambaşka bir hale bürünecek.

Eşofmanlar o kadar da kötü değilmiş, değil mi Eva?

Image Sources: Sweetness of Fashion, Songs of Style, Pintsized Fashionista

MODELS | Kate Moss'un Kardeşi Podyumda!

Dört sene önce Kate Moss evlendiğinde, vintage konseptli göz alıcı düğünü ve muhteşem John Galliano tasarımı gelinliğinin yanı sıra konuşulan bir başka şey daha vardı; o da Kate Moss'un nedimelerinden biri olarak tanıştığımız üvey kardeşi Lottie Moss. O zamanlar 13 yaşında olan Lottie, en az bu evlilik töreni kadar konuşulmuş ve herkesin aklına "Yeni bir Kate Moss mu doğuyor?" düşüncesini düşürmüştü. Kate Moss'un da 14 yaşında keşfedildiği düşünülürse, Lottie Moss'un adını yakında çok daha fazla duyacağımızı hissetmiştik sanırım.


Bundan sonrası ise Kate Moss'un kariyerinin başlangıcının neredeyse aynısı. Modellik kriterlerine göre kısa sayılabilecek 1,65 boyu ile (Kate Moss'un da boyu kriterlerin altında) Storm Models'a (Kate Moss'u keşfeden ve hala bağlı bulunduğu ajans) yazıldı. Teen Vogue'a ve Kate Moss'tan tam 21 yıl sonra Calvin Klein'a modellik yaptı. Calvin Klein'in Kate Moss'un kariyerindeki önemini herkes biliyordur herhalde. Lottie Moss'a modellik konusunda kimden ilham aldığı sorulduğunda da elbetteki ablasının adını veriyor. Kate Moss gibi bir ablan varken ilhamı çok uzaklarda aramaya gerek yok zaten.


Lottie Moss, ilk podyum deneyimini de geçtiğimiz Paris Moda Haftası'nda yaşadı. Sonia Rykiel Sonbahar/Kış 2015 defilesinde çiçek baskılı kadife bir tulum ile karşımıza çıktı. 17 yaşındaki bu ilk deneyimin ardından daha pek çokları gelecek gibi duruyor.


Lottie Moss'a geleceğin Kate Moss'u ya da Kate'in tahtının varisi demeyeceğim. Zira Kate Moss tüm modeller arasında benim için çok başka bir yerde duruyor. Çünkü o Kate the Queen, Londra'daki tek Kate, modellerin rock star'ı. Ama yine de ailede müthiş bir modellik geni olduğunu, Lottie'nin de bu genden kendi payına düşeni aldığını kabul etmek gerek.

INTERVIEW | Makyaj Artisti Rıfat Yüzüak ile Keyifli Sohbet

Türkiye'nin önde gelen make up artist'lerinden Rıfat Yüzüak'ın The Style Digger'ın ilk konuğu olmasının haklı gururunu yaşıyorum. Çok uzun zamandır işlerini ve blog'undan yaptığı faydalı paylaşımlarını severek takip ettiğim Rıfat Yüzüak, 2015'in makyaj trendlerinden kadınların yaptığı makyaj hatalarına kadar pek çok sorumu yanıtladı. Kendisini daha yakından tanımak ve makyaj tüyolarını öğrenmek isteyenler için lafı fazla uzatmıyor ve sizi Rıfat Yüzüak ile baş başa bırakıyorum.


Önce seni kısaca tanıyabilir miyiz?

Ben Rıfat Yüzüak. Yaklaşık 10 senedir kozmetik sektöründeyim. Bunun son 5-6 yılı profesyonel olarak makyaj yapıyorum. Bunun dışında 6 yıldır web sitemde bildiklerimi insanlarla paylaşıyorum ve markalarla yoğun projeler gerçekleştiriyorum.

Profesyonel yaşantıma ilk olarak fashion week'ler ile başladım. Türkiye'de gerçekleştirilen hemen hemen tüm fashion week'lerde çalıştım. Bununla beraber Roberto Cavalli, Missoni, Ferragamo, Vivienne Westwood gibi dünyaca ünlü modacıların backstage'lerinde Lily Donaldson, Jessica Stam, Monika "Jac" Jagaciak gibi top modellerle çalışma fırsatı yakaladım.

Kanada Toronto'da body painting ve beauty make up eğitimi aldım. Türkiye'de ve dünyada tanınmış birçok make up artist'in workshop'larına katıldım. İlk olarak Christian Dior ile başladığım kozmetik hayatıma M.A.C ile devam ettim. Giorgio Armani Türkiye'nin 1,5 yıl boyunca make up artist'i oldum. Bioderma H2O'nun  3 yıl boyunca elçisi oldum ve beraber çok  önemli projeler geliştirdik. Avon, Oriflame gibi markalara da dönemsel olarak projeler geliştirdim. 

Şehir şehir gezip Anadolubank ve Oriflame gibi büyük şirketlerin çalışanlarına makyaj, müşteri ilişkisi, satış ve iletişim üzerine seminerler verdim ve zaman zaman kurumsal firmalar için seminerler vermeye devam ediyorum. Bu yıl ise Max Factor Global ile Türkiye'nin en büyük make up artist anlaşmasını gerçekleştirerek, markanın 100 yıllık güvenilirliğini destekleyecek projeler hazırlıyorum.


Çalıştığın ünlüler arasında hangi isimler var?

Çalıştığım ünlüler o kadar fazla ki hepsini hatırlamam mümkün değil.  Ama uzun bir süredir Ebru Gündeş ile çalışıyorum. Onun dışında Gülben Ergen, Hülya Avşar, Ajda Pekkan, Göksel, Serenay Sarıkaya, Fahriye Evcen, Demet Akalın gibi ünlülere ve aklıma gelmeyen birçoğuna severek makyaj yaptım, yapmaya da devam ediyorum. :)

Keşke makyajını yapsam dediğin bir isim var mı?

Rihanna, Madonna falan sanırım. :)

Mesleğine dair en sevdiğin şey?

İnsanlara güzelliğin kendilerinde olduğunu göstermek, onları makyaja ihtiyaçları olmadığını kanıtlayacak kadar natürelleştirmek, makyaj ve güzellik konularında kendilerini bulmalarını sağlamak için çok çalışıyorum. En sevdiğim şey de bunları fark ettiklerindeki mutlulukları.


Peki bir make up artist olarak ilk işini hatırlıyor musun? Biraz Bahsedebilir misin?

Tabii ki hatırlıyorum. :) İlk işim 2009'daki fashion week idi. Bütün defilelerde hayatımda hiç çalışmadığım kadar çok çalışıp hiç yorulmamıştım. Defilelerin tamamının test artist'i idim. İlk işim; ürün sorumluluğu, key artist asistanlığı, görsel takibi gibi bir sürü görevi üstlenmek ve Özge Ulusoy, Ece Sükan, Ahu Yağtu, Serenay Sarıkaya gibi modellere makyaj yapmaktı.

Defile haftasından sonraki hafta ise ilk kez bir dergi çekimine gidip 3 oyuncuya makyaj yapmıştım. İlk çekim işim de buydu ve sonrası hiç kesilmedi. :)

Gözlemlediğin kadarıyla kadınların yaptığı en büyük makyaj hataları neler?

Kendilerini makyajın arkasına saklamak. Oysa makyaj, kendini ortaya çıkarmak için yapılmalı.

Her kadının bilmesi ve uygulaması gereken bir makyaj tüyosu verebilir misin?

Bronz mat bir pudra ile yüzlerini ve gözlerini gölgeleyip bol maskara uygulayabilirler.


Bir kadın sence hangi makyaj malzemesini almadan sokağa çıkmamalı?

Öyle bir kural yok ama ruj, gloss, lip balm gibi ürünler ve bir kapatıcı ise yarayabilir.

Çok kuru ya da yağlı ciltleri makyaja hazırlamak için  ne yapmak gerekir?

Yağlı ise temizlemek yeterli bence. Kuru ise öncesinde nemlendirmek iyi olur.

Takma kirpik kullanmadan uzun ve gür kirpiklere sahip olmak için uygulanabilecek bir makyaj hilesi var mı?

Maskarayı asla kirpiklere bastırmadan hafif hareketlerle defalarca tamponlamak. 


Şehir hayatının yoğun temposunda sabah yaptığımız makyajı tüm gün, hatta bir davete giderken bile kullanmak zorunda kalabiliyoruz. Böyle zamanlarda yüzün parlamaması ve makyajın dağılmaması için nelere dikkat etmeliyiz?

Ne kullanırsanız kullanın; eğer mümkün olduğunca az kullanır ve cilde iyice yedirirseniz, makyajınız bozulmaz.

2015 yazında bizi hangi makyaj trendleri bekliyor?

Doğallık ön planda yine. Bununla birlikte ışık var; ama o ışığın saydam ve natürel ürünlerle elde edilmesi lazım. Renk olarak ise soğuk renkler, kum bronzu ve mat turuncular öne çıkacak.

CULTURE | Hugh Jackman ile Geçirilen Bir Gece

Dün, "Hugh Jackman ile Bir Gece" geçirdik ve tadı damağımızda kalmış bir şekilde, yüzde kocaman bir gülümseme ve kafamızda dün gece seslendirdiği şarkılardan biri olan Fever'ın melodisiyle Zorlu Center'dan ayrıldık. 

Kendimi bildim bileli Hugh Jackman'a bayılan bir insan olarak, yılın iple çektiğim günü nihayet geldi ve Hugh Jackman'ı kanlı canlı görme şansını yakaladığım "An Evening with Hugh Jackman"ı dün gece en sonunda izleyebildim. Hugh Jackman, yani X-Man'in Wolverine'i, yani The Prestige'in Robert Angier'i, yani The Fountain'in Tomas'ı tam karşımda duruyor ve şarkı söylüyor, dans ediyor, tüm salonu kahkahalara boğuyordu. Ortaya da her anını hafızaya kaydetmek istediğim, harika bir şov çıkmıştı.


Gecenin en unutulmaz anları; izleyiciler arasında yer alan karısına bir şarkı armağan etmesi ve yanına gidip öpmesi, elinde bir şemsiye ile "I'm Singing in The Rain"i söyleyerek Gene Kelly dansı yapması, Aborjin müzisyenlerin sahneye çıkıp aborjin yerlilerinin bir çalgısı olan didgeridoo ile Hugh Jackman'a eşlik etmesi ve Hugh Jackman'ın Avustralya Aborjinleri'nin yıllar boyu uğradığı haksızlıklara değinmesi idi sanırım. Gecenin sürprizi ise hiç süphesiz Bora Uzer'di. Hugh Jackman ile Bora Uzer, beraber iki şarkı söylediler.


Bu şov, Hugh Jackman'ın hayatına dair daha önce duymadığım anekdotlar da içeriyordu. Henüz 19 yaşındayken çalışmaya gittiği Avustralya'daki bir Aborjin komününde huzuru bulup hayatının sonuna kadar burada kalmak istediğini bilmiyordum mesela. Anlattığına göre babası okulunu bitirmesi için baskı yapmasaymış, geri dönmeye niyeti yokmuş. 

Hugh Jackman ile Bir Gece 17-20 Mart arası Zorlu Center'da olacaktı. Lakin ses tellerinde gerçekleşen bir kanama nedeniyle son üç gösterisini iptal etmek durumunda kalmış. Bunu duyunca kendimi daha da şanslı hissettim ve gala gecesine gitme kararı aldığıma çok sevindim. Açıklamasında bu durumu mutlaka telafi edeceğini söylemiş Hugh. Olur da yeniden gelirse, mutlaka ama mutlaka gidin ve siz de Hugh Jackman ile bir gece geçirin derim.

SKIN CARE | Sivilceleri ve Lekeleri Geçiren Zerdeçal Maskesi

Yediğimizde vücudumuza çok iyi gelen yiyecekler, cildimize sürdüğümüzde de genelde çok iyi sonuçlar veriyor. Avokado mesela; A ve E vitamini deposu olan avokadoyu cilde sürmek, kırışıklıklarla mücadelede çok başarılı doğal bir yöntem. Zerdeçal da hem yediğimizde hem de cildimize sürdüğümüzde mucizeler yaratan, zencefilgiller familyasından bir bitki. 

Özellikle Hint mutfağında bolca kullanılan zerdeçal, aynı zamanda Hintli kadınların düğünlerinden önce ciltlerini canlandırmak için yaptıkları maskede de çok uzun zamandır kullanılıyor. Ünlü oyuncu Thandie Newton ise renkli nemlendiricisinin içine bir tutam zerdeçal ekleyerek tenine daha uygun bir baz elde ediyormuş.

Şimdi gelelim birazdan tarifini vereceğim zerdeçal maskesinin faydalarına;

  • Antiseptik özelliğinden dolayı ciltteki sivilceleri kuruttuğundan, sivilcelerle mücadelede harika bir yöntem. 
  • Sadece sivilceleri kurutmakla kalmıyor, aynı zamanda sivilce izlerine, güneş lekelerine, ciltteki koyuluklara da iyi geliyor.
  • Kırışıklıkları azaltıyor.
  • Cilde canlı, pürüzsüz, daha aydınlık bir görünüm kazandırıyor.
  • Egzama gibi cilt rahatsızlıklarına iyi geldiği söyleniyor.
  • Cildi ölü hücrelerden arındırıyor, siyah noktaları temizliyor.
  • Göz altındaki siyah halkaları geçiriyor.
  • Yüzdeki istenmeyen tüyleri azaltıyor.
Daha ne olsun, değil mi? Bir de şunu belirtmekte fayda var; zerdeçal, güçlü sarı renginden dolayı aynı zamanda boya olarak kullanılıyor. Bu sebepten ötürü, yüzlerinde renk bırakacağı endişesiyle kullanmaktan çekinenler var. Bir süredir bu maskeyi uygulayan birisi olarak şunu söyleyebilirim ki; çıkıyor, merak etmeyin. :) Uygulayıp yıkadıktan sonra cildinizi bir de makyaj temizleme sütü ya da mendili ile iyice silerseniz, herhangi bir renk kalıntısı kalmıyor. Belki çok beyaz tenlilerin daha dikkatli olması gerekebilir.


Öyleyse gelelim tarife. Aşağıda listelediklerim benim bu maskeyi yaparken kullandığım malzemeler. Parantez içinde yazdıklarım ise alternatifleri. Cildinize hangisinin daha uygun olacağını düşünüyorsanız, onu uygulayabilirsiniz.

Malzemeler:

1 tatlı kaşığı pirinç unu
1 tatlı kaşığı organik zerdeçal
6-7 damla badem yağı (hindistan cevizi ya da zeytinyağı gibi yağlar da olabilir)
3-4 yemek kaşığı (ya da boza kıvamına gelecek kadar) kaynatılmış su (ya da elma sirkesi veya limon suyu)

Yapılışı:

Hepsini bir kapta maske kıvamına gelene kadar karıştırın. Bir maske fırçası yardımıyla yüzünüze uygulayın. Normalde göz altlarına maske sürülmez ama bu maskeyi gözünüze kaçmayacak şekilde göz altlarınıza da uygulayabilirsiniz. Zira göz altı halkalarına da iyi geliyor. 20 dakika beklettikten sonra yüzünüzü ılık suyla yıkayın. Yüzde hiçbir maske artığı kalmadığına emin olduktan sonra makyaj temizleme sütü veya mendili ile iyice silin.

Not: Yukarıda da bahsettiğim üzere, zerdeçalın renk verici özelliği olduğundan, maskeyi uygularken eski bir tişört giymenizde fayda var. Kıyafetinize sıçradığı zaman leke çıkmayabilir. Kullandığınız fırçada da sarı renk bırakabiliyor. O yüzden bir fırçanızı, sırf bu maskeyi uygulamada kullanmak için ayırabilirsiniz.

Image Source: My Hindi Heart